Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Cari işlemler açığını sorun olmaktan çıkarmak istiyoruz

Posted by

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Makroekonomik istikrarın güçlendirilmesine yönelik öncelikli hedefimiz, enflasyonu orta vadede kalıcı şekilde tek haneli rakamlara düşürmek ve fiyat istikrarımızı pekiştirmektir” dedi. Yılmaz, cari işlemler açığını sorun olmaktan çıkarmak istediklerini belirtti

Yılmaz, TBMM Genel Kurulunda 12. Kalkınma Planı’na ilişkin yaptığı sunumda, Planın beş yıllık kalkınma hedeflerini ve 2053’e yönelik uzun vadeli gelişme stratejisini içerdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, kalkınmanın önündeki en büyük kısıtlayıcı faktörün cari açık meselesi olduğunu belirterek, “Cari işlemler açığını ülkemizin kalkınma süreci önünde yapısal bir sorun olmaktan çıkarmak istiyoruz; hedefimiz bu. Plan dönemi sonunda ihracatın 375 milyar dolar, turizm gelirlerinin 100 milyar dolar seviyelerine yükselmesi sonucunda cari işlemler açığının sıfıra yakın bir düzeyde gerçekleşmesini öngörmekteyiz” dedi.

TIKLAYIN – Saadet Partili Temurci: 2053 vizyonunu artık ıskalamayalım

TIKLAYIN – TBMM’DE KÜFÜR TARTIŞMASI 

TIKLAYIN – TBMM Genel Kurulu’nda 12. Kalkınma Planı görüşmeleri başladı

“Kararlı bir şekilde hedeflerimize yürüyeceğiz”

Yılmaz, 12. Kalkınma Planı’nın, gelecek 30 yıllık bir perspektifle 2053 vizyonuna ulaşmayı sağlayacak şekilde hazırlandığını ifade ederek, şöyle konuştu:

“Bu süreçte en önemli güç ve ilham kaynağımız, milletimizi müreffeh, onurlu, hür ve bağımsız bir şekilde yaşatma sevdasıdır. Bu çerçevede Türkiye Yüzyılı’nın inşasında uzun vadeli yol haritamızı oluşturan 12. Kalkınma Planı döneminde milletimizin her bir ferdinin bugününü huzurla yaşamasını, aydınlık yarınlara umut ve güvenle bakmasını temin edeceğiz. Köklü demokrasisiyle hukukun üstünlüğünü ve siyasi istikrarı teminat altına almış, sosyal adaleti güçlendiren, küresel barışın, istikrarın ve adaletin sağlanmasında etkin bir güç haline gelmiş müreffeh bir Türkiye yolunda hazırladığımız 12. Kalkınma Planı ile kararlı bir şekilde uzun vadeli hedeflerimize yürüyeceğiz.”

Planın hazırlık çalışmaları kapsamında 87 farklı alanda düzenlenen özel ihtisas komisyonlarına yaklaşık 8 bin 500 kişinin katıldığını anlatan Yılmaz, katılımcı bir yaklaşımla vatandaşların yeni dönemdeki önceliklerini belirlemek amacıyla anket yapıldığını ve 43 binin üzerinde vatandaşın ankete katıldığını söyledi.

Küresel eğilimlerin 2053’e dair risk ve fırsatları bir arada barındıran farklı senaryolara işaret ettiğini dile getiren Yılmaz, Türkiye için her türlü senaryoyu öngörerek gerekli adımları şimdiden hayata geçirmenin, geleceğin dünyasında Türkiye’nin konumunun yükseltilmesinde belirleyici olacağını vurguladı.

“En değerli 100 marka arasında en az 5 markamızın yer almasını öngörüyoruz”

Cevdet Yılmaz, dünyadaki başlıca bilim, teknoloji, üretim, ticaret, kültür ve sanat merkezlerinden biri olarak insanlığa katkı sunan, milli ve manevi değerlerini koruyarak bölgesinin ve dünyanın barış, huzur ve refahı için küresel gelişmelere yön veren etkili, güçlü, müreffeh bir Türkiye’ye ulaşma vizyonuyla hareket ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:

“30 yıllık perspektif içinde; üst gelir grubu ülkeler liginde bir ülke olarak dünyanın 10 büyük ekonomisi ve satın alma gücü paritesine göre ilk beş ekonomisi arasında yer almayı hedefliyoruz. İmalat sanayisinin milli gelirdeki payını yüzde 30’un üzerine çıkarmayı, küresel mal ticaretinden yüzde 2’nin üzerinde pay almayı, yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payını yüzde 17’lere taşımayı ve kalkınma önceliklerimize halel getirmeden net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı öngörüyoruz. İnsani gelişme endekslerinde ilk 20 ülke arasına girmeyi, ailenin güçlendirilmesini, gelir dağılımında adaleti sağlamayı, çalışma çağındaki her bireyin üretkenliğinden faydalanarak işsizlik oranını 2053 perspektifinde yüzde 5’lerin altına düşürmeyi hedefliyoruz. Bunun yanı sıra, dünyanın en değerli 100 markası arasında en az 5 markamızın yer almasını, en az 5 üniversitemizin dünyanın ilk 100 üniversitesi arasında olmasını, AR-GE harcamalarının milli gelire oranının yüzde 4’lere çıkarılmasını öngörüyoruz.”

Planda İstanbul için özel bir perspektife yer verdiklerini dile getiren Yılmaz, İstanbul’un bilim, teknoloji, kültür, sanat, turizm, ticaret ve finansta küresel bir merkez olmasını hedeflediklerini vurguladı.

Türkiye’nin turizm gelirlerinde dünyada ilk üç ülkeden biri ve sağlık turizminde dünyanın merkezi konumuna yükselmesini de hedeflediklerini aktaran Yılmaz, hedefleri gerçekleştirme yolunda, dinamik bir yaklaşımla politikaları her daim güncelleyeceklerini, rotayı ve öncelikleri Plandaki ana çerçeveyi takip ederek şekillendireceklerini ifade etti.

Nereye gitmek istediklerini bildiklerinin altını çizen Yılmaz, 12. Kalkınma Planı’nın, milletin temel değerlerini ve beklentilerini esas alarak kalkınma hedeflerine ulaşılmasını sağlayacak kapsamlı bir yol haritası olacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarılmasının temel hedef olmaya devam edeceğini belirtti.

“12. Kalkınma Planı 5 eksen üzerinde kurgulanmıştır”

Yeşil ve dijital dönüşümü odağa alan, sanayi sektörünün tarım ve hizmetler sektörleriyle bütünleşik olarak başat rol üstlendiği, Türkiye’nin dünya ticaretindeki konumunun güçlendiği, kaliteli finansman imkanlarının sağlandığı, nitelikli beşeri sermayeyle azami istihdam oluşturan istikrarlı bir büyüme modelinin uygulanacağını bildiren Yılmaz, şöyle devam etti:

“12. Kalkınma Planı genel çerçevesinde; hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri güçlendirmek, iyi yönetişim anlayışını kurumsallaştırmak, beşeri ve sosyal yapımızı geliştirmek, afete dirençli yaşam alanları, akıllı ve sürdürülebilir şehirler oluşturmak, ekonomide istikrar ve sürdürülebilirliği sağlamak, her alanda yeşil ve dijital dönüşüm odaklı rekabetçiliği tesis etmek, ihracata dayalı nitelikli büyümeyi sağlamak, enerji ve gıda arz güvenliğini tesis etmek ve uluslararası işbirlikleri ile stratejik ortaklıkları güçlendirmek konularında somut adımlar atılacaktır. 12. Kalkınma Planı 5 eksen üzerinde kurgulanmıştır. İlk eksenimiz ‘istikrarlı büyüme, güçlü ekonomi’, ikinci eksenimiz ‘yeşil ve dijital dönüşümle rekabetçi üretim’, üçüncü eksenimiz ‘nitelikli insan, güçlü aile, sağlıklı toplum’, dördüncü eksenimiz ‘afetlere dirençli yaşam alanları, sürdürülebilir çevre’ ve beşinci eksenimiz ise ‘adaleti esas alan demokratik iyi yönetişim’ eksenidir.”

Yılmaz, 2002 yılında 9 bin 279 dolar olan Satın Alma Gücü Paritesi’ne göre kişi başı gelirin 2022’de 37 bin 445 dolara kadar yükseldiğini, 2023 sonu itibarıyla milli gelirin ilk defa 1 trilyon doları aşmasını beklediklerini kaydetti.

Plan dönemi sonunda milli gelir büyüklüğünün 1,6 trilyon dolara ulaşmasını hedeflediklerini aktaran Yılmaz, “Plan döneminde ise sanayi sektörünün verimlilik ve rekabetçiliği odağına alan üretim yapısıyla büyümede başat rol üstleneceği, hizmetler sektöründe döviz kazandırıcı alanların çeşitleneceği, tarım ve enerji sektörlerinde arz güvenliğinin sağlanacağı dengeli bir yapıda ülkemizin yıllık ortalama yüzde 5 oranında büyümesi ve 2028 yılı sonu itibarıyla fert başına gelirin 17 bin 554 dolara ulaşması hedeflenmektedir, beklenmektedir. Bu yıl sonu itibarıyla ise 12 bin dolar hedefini aşmayı öngörüyoruz. Orta Vadeli Programımızda üç yıllık perspektifte ise 15 bin dolara yakın kişi başına gelir hedefimiz var.” diye konuştu.

“Cari işlemler açığının sıfıra yakın bir düzeyde gerçekleşmesini öngörmekteyiz”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ihracatta pazar çeşitliliğini sağlamak için girişimleri hızlandıracaklarının altını çizerek, cari işlemler açığını yapısal bir sorun olmaktan çıkaracaklarını söyledi.

Kalkınmada en büyük kısıtlayıcı faktörün cari açık olduğunu ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:

“Plan dönemi sonunda, ihracatın 375 milyar dolar, turizm gelirlerinin 100 milyar dolar seviyelerine yükselmesi sonucunda cari işlemler açığının sıfıra yakın bir düzeyde gerçekleşmesini öngörmekteyiz. Bütüncül bir perspektifle, para ve maliye politikalarını etkili bir şekilde kullanarak enflasyonla mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Özellikle belirtmek isterim ki makroekonomik istikrarın güçlendirilmesine yönelik öncelikli hedefimiz, enflasyonu orta vadede kalıcı şekilde tek haneli rakamlara düşürmek ve fiyat istikrarımızı pekiştirmektir. Bu çerçevede, tüm politika araçlarımız etkin ve kararlı bir şekilde kullanılmaya devam edilecektir. Enflasyonla mücadelemizi sürdürürken, hayat pahalılığının sebep olduğu olumsuzlukları bertaraf edecek şekilde gerekli politikalar da hayata geçirilecektir. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi memur, işçi ve emekli vatandaşlarımızı enflasyonun olumsuz etkilerinden korumak ve refah seviyelerini artırmak da önceliğimiz olmaya devam edecektir.”

Plan döneminde gerçekleşmesi öngörülen büyümenin istihdam imkanları sunması ve gelir yaratmasının kritik önemde olduğunu belirten Yılmaz, beşeri altyapının güçlendirilmesinin büyümenin sürdürülebilirliğini sağlayacağını, çalışma çağındaki bireylerin iş gücüne katılım fırsatlarının artırılacağını, iş gücü piyasasının değişen taleplerine uyum sağlamak amacıyla nitelikli ve odaklı eğitimin yaygınlaştırılacağını dile getirdi.

Cevdet Yılmaz, “Plan dönemi boyunca büyüme hedeflerimizle uyumlu olarak 5 milyon ilave istihdam oluşturarak işsizlik oranının dönem sonunda yüzde 7,5 seviyesine düşmesini hedeflemekteyiz. Plan döneminde ulaşılması öngörülen büyüme hedefleri doğrultusunda küresel piyasalarla uyumlu, rekabet gücü yüksek, ülkemizin kalkınma sürecine düşük maliyet ve giderek artan finansal araç çeşitliliği ile katkı verebilen, sürdürülebilirlik ekseninde ilerleyen ve kurumsal yapısı güçlü bir finansal sektörün oluşturulması amaçlanmaktadır.” dedi.

Kamu kesimi harcamalarının, afet sonrası iyileştirmeye ve risklerin azaltılmasına dönük olanlar dışında, mali konsolidasyon çabalarıyla kontrol edileceğini ve mali disiplinin, gelecek dönemde makroekonomik istikrarın önemli bir dayanağı olmaya devam edeceğinin altını çizen Yılmaz, “Mevcut harcama programları titizlikle incelenerek daha etkin hale getirilecek, vergi tahsilatında verimlilik artırılacak ve vergi adaletini güçlendiren, vergi tabanını genişleten reformlar yapılacaktır.” dedi.

GSYH’ye oranla 2023 yılında yüzde 6,4 olarak tahmin ettikleri kamu kesimi borçlanma ihtiyacının Plan dönemi sonunda yüzde 1,8’e, yüzde 6,4 olarak tahmin ettikleri merkezi yönetim bütçe açığının ise yüzde 2’ye düşeceğinin öngörüldüğünü ifade eden Yılmaz, “Bu yıl ve gelecek yıl deprem harcamalarımız çok ağırlıklı. 2023 ve 2024’te geçici olarak kamu ve bütçe açıklarının milli gelire oranında bir yükselme söz konusu ama bu geçici bir yükselme. Bu iki yılın ardından 2025’te başlayan süreçte kamu maliye dengeleri geçmişin ortalamalarına yakın ve Maastricht kriterlerine uygun bir şekilde devam ettirilecektir.” diye konuştu.

Plan dönemi boyunca uygulayacakları politikalarla başta öncelikli sektörler olmak üzere sanayide teknoloji, yenilikçilik, ürün kalitesi, verimlilik ve ihracat kapasitesinin artırılacağını, endüstriyel kapasitenin dönüştürüleceğini, iş ve yatırım ortamının iyileştirilerek rekabetçiliğin daha da artırılacağını anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:

“Siyasi ve ekonomik istikrar, öngörülebilirlik ve yatırımcı dostu politikalarla yüksek teknolojili ve daha üretken alanlarda doğrudan yabancı yatırımı artıracak, iş ve yatırım ortamını daha da iyileştireceğiz. Son 20 yılda 260 milyar dolar civarında uluslararası doğrudan sermaye Türkiye’ye geldi. Önümüzdeki dönemde atacağımız adımlarla bu sürecin yine hızlanması ve ülkemize daha fazla kalıcı, uzun vadeli sermayenin gelmesini bekliyoruz. Ayrıca imalat sanayisinde başta öncelikli sektörler olmak üzere tüm sektörlerde yüksek katma değerli üretim yapısını sağlamak amacıyla sanayi envanteri oluşturulacak, sanayi ana planı hazırlanacak, veriye dayalı sanayi politikaları oluşturularak uygulanacaktır.”

Ara malı, stratejik ürün ve teknolojiler için ürün bazlı çalışmalar yaparak yatırım yol haritaları hazırlayacaklarını anlatan Yılmaz, başta OSB’ler olmak üzere uygun yatırım yerlerinin geliştirilmesini, artırılmasını, kiralama ve tahsis süreçlerinin kolaylaştırılmasını sağlayacaklarını söyledi.

Yılmaz, savunma sanayisinde oluşan ve gururla takip ettikleri teknolojik kabiliyetleri daha ileri noktalara taşıyacaklarını vurgulayarak, “Bu kapsamda, savunma sanayi ihracatının bu yıl sonu itibarıyla 6 milyar dolara ulaşması beklenen hacminin, Plan dönemi sonunda 11 milyar dolara yükselmesini ve yerlilik oranının yüzde 80’den 85’e yükselmesini bekliyoruz.” dedi.

 “Enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacağız”

Cevdet Yılmaz, Planda, üretimin ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarını bütüncül olarak ele alan, teknoloji kullanım düzeyi ve verimliliği yüksek, örgütlü, rekabetçi, arz-talep dengesi çerçevesinde planlı üretim yapılan, doğal kaynakları etkin ve sürdürülebilir kullanan ve toplumun yeterli ve dengeli beslenmesini sağlayan bir tarım sektörünün hedeflendiğini belirtti.

12. Kalkınma Planı döneminde üretim maliyetlerinin düşürülerek tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla üreticilere girdi ve fark ödemesi desteklerini sağlamaya devam edeceklerini ifade eden Yılmaz, tarımsal altyapının güçlendirilmesi amacıyla 750 bin hektar alanın daha sulamaya açılmasıyla, ekonomik olarak sulanabilecek arazilerin yüzde 92,4’ünün Plan dönemi sonunda sulanabileceğinin altını çizdi.

Yılmaz, orman yangınlarını önleyici tedbirlerin artırılmasının sağlanacağını, karar destek sistemlerinin güçlendirileceğini, kara ve hava taşıt filosunun artırılmasına devam edileceğini bildirdi.

Planda, enerji sektörünün öncelikli gelişme alanları arasına dahil edildiğini, enerjinin sürekli, kaliteli, sürdürülebilir, güvenli ve karşılanabilir maliyetlerle arzını ve kaynak çeşitlendirmesini sağlamayı hedeflediklerini dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti:

“Akkuyu Nükleer Güç Santralini bütün üniteleriyle devreye alacak ve ilave nükleer santral kurulumlarına yönelik çalışmalara devam edeceğiz. Sakarya Doğal Gaz Sahasından üretilecek doğal gazın ekonomiye kazandırılmasına yönelik faaliyetleri yoğun bir şekilde sürdürecek, Tuz Gölü Doğal Gaz Yeraltı Depolama Tesisinin kapasitesini artıracağız. Madencilik ürünlerinin yurt içinde işlenmesine ve uç ürün geliştirilmesine öncelik verecek, kara ve denizlerde petrol ve doğal gaz arama faaliyetleri kapsamında sismik ve sondaj çalışmalarını yoğunlaştıracağız. Gabar petrolleri ve Karadeniz doğal gazı keşfi örneklerinde olduğu gibi, bu alanda da somut projeleri hayata geçirmeye kararlıyız. Yurt dışında uygun yatırım ve üretim imkanları belirlenerek maden, petrol ve doğal gaz arama ve yatırım konularında uluslararası iş birliklerimizi geliştireceğiz.”

Yılmaz, Türkiye’nin zengin kültürel mirası ve doğal güzellikleri ile dünyanın en çok tercih edilen turizm ülkeleri arasında yer almasının hedeflendiğini anlatarak, 2028 yılında 82 milyonu aşan turist sayısı ve 100 milyar dolar turizm gelirine ulaşılmasının sağlanacağına dikkati çekti. Yılmaz, “Kişi başına turizm gelirini arttırmak önemli bir hedef olarak Planımızda yer aldı. Bundan sonra sayıdan daha ziyade kişi başına geliri arttırma hedefiyle hareket edilecektir.” dedi.

Türkiye’de Milli Teknoloji Hamlesinin gerçekleştirilmesine yönelik kritik sektörlerde gerekli AR-GE altyapısının tesis edilmesinin hızlandırılacağını belirten YIlmaz, ayrıca KOBİ ve girişimcilerin niteliklerini dikkate alan odaklı politikalar aracılığıyla finansmana erişim imkanlarının ve kurumsallaşmalarının geliştirilmesini hedeflediklerini anlattı.

Yılmaz, Plan döneminde e-devlet hizmetlerinin etkili bir şekilde kullanılması ve yaygınlaştırılmasıyla vatandaş odaklı hizmet sunumu ilkesinin uygulanmaya devam edileceğini vurguladı.

 “İyi ki de çok yatırım yapmışız”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin coğrafi konumunun avantajıyla, kara yolu, hava yolu, demir yolu, deniz yolu dahil bütün modlarda faaliyet gösterebilecek stratejik bir ülke konumunda olduğunu söyledi.

Türkiye’nin bu avantajından faydalanabilmesi için son 21 yılda ulaştırma altyapısına yapılan yatırımın 190 milyar doların üzerinde olduğunu ifade eden Yılmaz, “İyi ki de çok yatırım yapmışız. Bugün tüm dünya yatırım maliyetinde aşırı bir artışla karşı karşıya. Geçmişte yaptığımız yatırımların fiziki karşılığı bugünkü parasal değerle oluşturulamaz. 20 yılda tüm farklı finans modlarıyla birlikte yatırımlara verdiğimiz önem, gelecek açısından ülkemize çok sağlam ve güçlü bir zemin oluşturmuştur.” dedi.

Bu dönemde demir yollarının en temel öncelik alanlarından olacağını; demir yollarının üretim alanları, liman ve ticaret yollarıyla bağlantısının ve mevcut altyapının geliştirilmesi ile yeni hatların oluşturulmasına da öncelik verileceğini kaydeden Yılmaz, denizcilik sektöründe de rekabetçi, teknolojik ve sürdürülebilir bir liman altyapısıyla küresel düzeyde önemli bir konuma yükselme hedefi bulunduğunu dile getirdi.

Yılmaz, Türkiye’nin üretici ve tüketici haklarının korunduğu, kalite odaklı, kolay ve düşük işlem maliyetli bir ticaret ortamına sahip olmasının sağlanacağını; Perakende Bilgi Sisteminin uygulamaya alınacağını, toptancı hallerinin modernizasyonunu sağlayacak mevzuat çalışmalarının tamamlanacağını söyledi.

Yılmaz, e-ihracatın ihracat içindeki payının arttırılacağını ve yüzde 10’lara çıkarılmasının hedeflendiğini aktararak, Türkiye e-İhracat Platformu ve e-İhracat Konsorsiyumlarının hayata geçirileceğini, şirketlerin, pazar yerlerinin ve perakende e-ticaret sitelerinin yurt dışında satış yapabilmelerinin destekleneceğini belirtti.

 “Aile hekimi başına düşen nüfusu düşüreceğiz”

Yılmaz, oluşturdukları etki değerlendirme sistemiyle devlet yardımları ve desteklerin gözden geçirileceğini, etkili olmayanlarla ilgili kararlar alınacağını, çok daha etkin bir devlet yardımları sistemi oluşturulacağını kaydetti.

Cevdet Yılmaz, eğitim sisteminde bireylerin kişilik ve kabiliyetlerini geliştiren, fırsat eşitliğine dayalı, kaliteyi yükselten bir dönüşüm programının devam ettirileceğini söyledi.

Kapsayıcı, fırsat eşitliğine dayalı kaliteli bir eğitime ve hayat boyu öğrenme imkanlarına erişimin sağlanmasının en önemli öncelikler arasında olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Dünya akademik başarı sıralamasında 2028 itibarıyla en az 10 üniversitemizin ilk 500’e girmesini hedefliyoruz.” diye konuştu.

Kalkınma hedeflerine ulaşılmasında önemli unsurlardan birinin de sağlık hizmetleri olduğunu dile getiren Yılmaz, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Sağlık hizmeti sunumunda bölgeler arası dengesizlikleri gidermeye devam edeceğiz; fiziki altyapıyı, insan kaynağını geliştireceğiz. Koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerine özel bir önem ve öncelik vereceğiz. Aile hekimliğini daha da geliştireceğiz, aile hekimi başına nüfusu 3 bin 40’tan 2 bin 700’lere kadar düşüreceğiz. Sağlık altyapısını geliştirmeye ve nitelikli yatak sayısını arttırmaya devam edeceğiz. Bağımlılıkla, uyuşturucu madde kullanımıyla mücadelemizi de çok yönlü bir şekilde devam ettireceğiz. Sağlık turizmine önemli bir yatırım yapacağız ve dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yerimizi alacağız.”

Yılmaz, Planda, kadınların başta eğitim ve istihdam olmak üzere hayatın tüm alanlarındaki fırsat ve imkanlardan eşit biçimde faydalanmalarının ve her tür şiddet ve ayrımcılıktan uzak bir şekilde yaşamalarının sağlanması ile her alanda ve her düzeyde temsil edilmesine ve güçlenmesine yönelik çalışmalara odaklanılacağını vurguladı.

Engelliliğin önlenmesi, en aza indirilmesi için çalışmalar yapılacağını anlatan Yılmaz, engellilerin tüm toplumsal çalışmalara en rahat şekilde erişimini sağlayacak şekilde eğitimden istihdama kadar bugüne kadar uygulanan politikaların devam ettirileceğini, daha da güçlü şekilde önceliklendirileceğini dile getirdi. Yılmaz, engelli bireylerin kültürel aktivitelere ve spor aktivitelerine katılımını teşvik edici tedbirler alınacağını söyledi.

Kentsel tasarımların, imar planlarının, toplu konut ve kamu binalarının peyzaja, şehrin dokusuna, estetiğine ve kimliğine katkı sağlamasına özen gösterileceğini ve kentsel dönüşüm uygulamalarının kültürel kimliğe ve yapıya uygunluğunun gözetileceğini bildiren Yılmaz, öte yandan Türkçenin dünyada yaygın ve geçerli bir dil haline gelmesinin, hayatın her alanında doğru kullanımının destekleneceğini kaydetti.

Fikri mülkiyet hak sahipliğinin korunacağını belirten Yılmaz, Türk sinemasının dünyada tanınan bir marka haline gelmesi için sinema endüstrisinin gelişimi sağlanarak uluslararası rekabetçiliğinin artırılacağını ifade etti. Cevdet Yılmaz, öte yandan sporun her dalına çocukların yönlendirilmesi ve bir endüstri olarak sporun geliştirilmesi için gerekli tedbirlerin alınacağını aktardı.

Sosyal yardımların, aile odaklı bir yaklaşım çerçevesinde fert başına asgari bir geliri garanti edecek, mükerrerlikleri engelleyecek ve iş gücüne katılmaya da engel olmayacak şekilde bütünleşik bir yapıda yeniden kurgulanacağını, yoksulluğun tüm yönleriyle mücadele edileceğini vurgulayan Yılmaz, “12. Kalkınma Planı döneminde ekonomik büyümeyle oluşacak gelirin topluma adil dağılımı ve gelir dağılımı eşitsizliklerinin daha da aşağıya çekilmesi yönünde politikalarımız uygulanacaktır.” diye konuştu.

Yılmaz, Türkiye nüfusunun giderek yaşlandığı gerçeğinin kabul edilmesi gerektiğini dile getirerek, bu yıl itibarıyla 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfus içerisindeki payının yüzde 10’u aştığına dikkati çekti.

Bu bağlamda yaşlılık politikalarının önemine işaret eden Yılmaz, Plan döneminde aktif ve sağlıklı yaşlanma için yaşlılara sunulan sağlık ve bakım hizmetlerinin etkinliği ve kalitesinin artırılacağını söyledi. Yılmaz, “Yaşlıların sağlık hizmet kuruluşuna gitmelerini gerektirmeyen düzenli takip sistemleri oluşturulacak, ‘tele bakım’ ve ‘tele sağlık’ hizmetleri yaygınlaştırılacaktır. Bilgisi, tecrübesi, sahip olduğu kültürel birikimiyle nesiller arası bağımızı da güçlendiren yaşlılarımızın sosyal dışlanmaya uğramaması yönünde etkili politikalar hayata geçireceğiz.” dedi.

 “Tüm sektörlerde afet yönetimi politikalarına yer verildi”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, dünya genelindeki çatışmalar ve krizlerin, ciddi bir göç sorununun yaşanmasına ve Türkiye’nin bu göç sorunundan en fazla etkilenen ülkeler arasında yer almasına neden olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

“12. Kalkınma Planı döneminde, bütüncül, özgün, değişen ihtiyaç ve şartlara göre yenilenebilen, etkin ve sürdürülebilir bir göç yönetiminin sağlanarak düzensiz göçün önlenmesini amaçlıyoruz. Ülkemizde geçici koruma ve uluslararası koruma altında bulunan kişilerin sosyal, ekonomik ve kültürel hayata uyumları desteklenecektir. Düzensiz göçle etkin mücadele edilecek ve yabancıların gönüllü geri dönüşleri sağlanacak, düzensiz göçle mücadelede kaynak ülkelerde ve sınırlarımızda önleyici tedbirleri etkili bir şekilde hayata geçireceğiz.”

Kahramanmaraş merkezli depremlerin Cumhuriyet tarihi boyunca etkisi en fazla olan depremler olarak kayda geçtiğini vurgulayan Yılmaz, afetle mücadelenin Plan’da da temel öncelik ve ana eksenlerden biri olarak yer aldığını anlattı.

Yılmaz, “Bu çerçevede ‘Afetlere Dirençli Yaşam Alanları’ kapsamında yerleşim yerlerinin ve toplumun afetlere karşı dirençliliğinin artırılması, afet risk ve zararlarının azaltılarak can ve mal kayıplarının asgari düzeye, mümkünse sıfır düzeyine indirilmesi, bu şekilde tüm toplumda bir farkındalık oluşturulması hedeflenmektedir. Bunun yanı sıra, tüm sektörlerde afet yönetimine ilişkin politikalara yer verilmiştir.” değerlendirmesini yaptı.

Kentleşme, nüfus artışı, yenileme ve afetten kaynaklanan konut ihtiyacının arz talep dengesi gözetilerek karşılanmasını temel bir politika olarak benimsediklerini dile getiren Yılmaz, depremde yıkılan konutların yapımı, kentsel dönüşümde öngördükleri büyük bir atılım ile sosyal konut projelerini üst seviyelere çıkarmayı hedeflediklerini, bütün bu çabalarının sonucunda Türkiye’de konut arzının çok daha farklı bir düzeye çıkmasını beklediklerini söyledi.

 “Adalet sadece mülkün değil, kalkınmanın da temeli”

Cevdet Yılmaz, Plan döneminde sürdürülebilir kırsal kalkınma anlayışıyla kırsal yaşam kalitesini iyileştirmeye devam edeceklerini belirterek, KÖYDES gibi projeleri etkili şekilde uygulamaya devam edeceklerini dile getirdi.

Adaletin, sadece mülkün değil kalkınmanın da temeli olduğunun altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti:

“12. Kalkınma Planı döneminde, temel hak ve özgürlükleri koruyan, hak ihlallerine karşı etkin mücadele eden, hızlı, öngörülebilir, adil, şeffaf, hesap verebilir, erişilebilir, güvenilir ve insan odaklı bir yönetim anlayışı adalet sisteminin temeli olmaya devam edecektir. Plan döneminde, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını güvence altına alan, daha özgürlükçü, katılımcı ve kapsayıcı sivil bir anayasanın hazırlanması öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devletinin gerekleri doğrultusunda, yargı süreçlerinin adil, hızlı ve etkin şekilde işlemesi, öngörülebilir olması, adalete erişimin kolaylaştırılması ve adalet sistemine duyulan güvenin daha da artırılması temel amaçlarımızdandır. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde güvenliğin tüm yönleriyle ele alınarak huzur ve güven ortamının sürdürülebilir kılınması yine temel önceliklerimiz arasındadır. Bir ülkede güven yoksa, insanlar kendilerini güvende hissetmiyorlarsa o ülkede kalkınmayı, gelişmeyi bekleyemezsiniz. Bir taraftan etkili işleyen bir adalet sistemi, temel hak ve özgürlükler; diğer taraftan tüm terör odaklarıyla kararlı bir şekilde mücadeleyle tahkim edilmiş bir güvenlik ortamı, kalkınmamız için de olmazsa olmazlarımızdandır.”

Yılmaz, kurallara dayalı uluslararası sistem ve bu sistemin merkezindeki Birleşmiş Milletlerin yaşanan insani trajediler karşısında etkili çözümler üretemediğini belirterek, “Türkiye, küresel yönetişimin reforme edilmesi ve daha adil bir küresel yönetişim sisteminin oluşması için çabalarını devam ettirecektir. Bölgemizde yaşanan, hiçbirimizin tahammül edemeyeceğini ölçekte ihlaller içeren çatışmalara dönük olarak da tansiyonu düşürücü, ateşkes sağlayıcı, uzun vadeli kalıcı barış sağlayıcı çabalarımızı sürdüreceğiz. Tarihi birikim ve kalkınma tecrübemiz ışığında, birlikte kalkınma ilkesini merkeze alarak devam edeceğiz.” diye konuştu.

Türkiye’nin her türlü kalkınma işbirliğini gerçekleştireceğine de dikkati çeken Yılmaz, “Binde 7 oranında resmi kalkınma yardımı yapan bir ülke olarak dünyada da öncü ülkelerden biriyiz. Bu konuda da yine dünyadaki standartların üstünde bir performansımız var.” ifadelerini kullandı.

 “Plan, bir anlamda Türkiye’nin ortak aklı”

Cevdet Yılmaz, AB ile ilişkileri sürdürmeye devam edeceklerine işaret ederek, “Katılım sürecini maalesef kendi dar, ulusal hesaplarıyla engellemeye çalışan ülkeler var. Onlara rağmen Gümrük Birliğini güncelleme, vize kolaylığı sağlama başta olmak üzere ülkemizin lehine olacak her türlü çalışmayı Avrupa Birliği ile de sürdürmeye devam edeceğiz.” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yürütmenin etkin ve hızlı karar alma mekanizmaları aracılığıyla 12. Kalkınma Planı’nın etkili bir şekilde uygulanmasının amaçlandığını anlatan Yılmaz, hükümet ile kalkınma planının sürelerinin 5 yıl olmasının, Plan’ın “siyasi olarak sahiplenilmesi” bakımından önemli olduğunu da vurguladı. Yılmaz, öte yandan Strateji ve Bütçe Başkanlığının Plan ile ilgili teknik düzeyde etkili bir izleme mekanizması kuracağını, Plan’ın uygulanmasının her yıl raporlanacağını bildirdi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresi’nde dile getirdiği “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferlerle taçlandırılamazlarsa meydana gelen zafer kalıcı olmaz.” sözlerini anımsatan Yılmaz, siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisadi ve sosyal kalkınma perspektifiyle tahkim edilmezlerse ne tam bağımsızlığı ne de vatandaşa hak ettiği refahı sağlayabileceğini vurguladı.12. Kalkınma Planı’nın hazırlıklarında binlerce insanın emeği bulunduğunu belirten Yılmaz, “Bu Plan, bir anlamda Türkiye’nin ortak aklı, birikimi. Buna katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum.” dedi.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir